Hayat,Paylaştıkça Çoğalır...

19 Aralık 2021 Pazar

Nasıl iyileşiyorum?

Ruhunu iyileştirmezsen, bedenin  hasta kalır.

Yaşadığım hastalık süreçlerinde hep bu düşünceden yola çıktım. Tıbben yapılması gereken her şey yapıldı. Peki bu yeterli miydi? Yaşanılanların ruhumda yarattığı deformasyonu kim düzeltecekti?

Bu yazımda sadece son yaşadığım amputasyon sürecinde, ruhumu iyileştirmek için kendi çizdiğim yoldan, kendi yöntemlerimden bahsetmek istiyorum. 

Ben 15 yaşından bu zamana kadar yaşadıklarımdan sonra hiçbir zaman psikolog desteği almadım. Bunu bir marifet olarak yazmıyorum. Aslında uzmandan destek almayı çok isterdim ama o zaman ki imkanlarımız buna elverişli değildi. Kendime yetmem gerekiyordu. Amputasyon öncesi ve sonrası psikolog desteğinin çok önemli olduğunu ve bu sürecin büyük bir parçasını oluşturduğunu biliyordum. Kendi yöntemlerimle bu süreci de atlatmalıydım.

Ne yaparsanız yapın, ister uzmandan destek alın, ister kendinizi teselli edin, kimse güle oynaya bir parçasını ameliyat masasına bırakmaz, bırakamaz. Bu bence büyük bir yalan. Ben de durumu kabullendiğimi söyledim fakat bu kabulleniş asla tamamen kabul etmek anlamına gelmiyordu. Son ana kadar ağlayarak yumdum gözlerimi. Kabul etseniz de etmeseniz de yaşanılacağın önüne geçemiyorsunuz. Ben bu düşünceyi kabul etmiştim. Size düşen tek şey, nefes aldığınız sürece ,mevcut durumunuzla yaşantınızı daha kaliteli bir şekilde ilerletmeye çalışmak oluyor.

Amputasyon öncesi ve sonrası bana kötü gelen her ne varsa bıraktım. Haber bültenlerini izlemedim. Gazete okumadım. Gündemi takip etmedim. Kimseye sitem etmedim. Kimseyle olumsuz konular hakkında konuşmadım. Saygı çerçevesinde , hayır demesini bildim. İstemediğim hiçbir şeyi yapmadım. İstemediğim kişi ile görüşmedim. En önemlisi ise, kimsenin söylediğini ve düşündüğünü hiçbir zaman kafama takmadım. Kaldı ki elalem denilen tayfanın ne söyleyip ne düşündüğünü oldum olası umursamayan bir yapım, hep vardı. Kimsenin düşüncesinden  sorumlu olmadığımı çok iyi biliyordum.
( Sen iyi olmadığın sürece zaman durur. Kulaklarını tıkamayı bilmelisin.)
 Hiçbir zaman benden iyisini düşünmedim, çünkü hayatta sizden daha zorunu yaşayan insanlar var. Bu bilinçle ilerlemeye çalıştım.

Amputasyon öncesi yaşadıklarımı ''21 Gün Bekleyiş'' isim yazımda paylaşmıştım. 

Küsmek bir anlam ifade etmiyor. Hayata küsmek...Aslında denemesi bedava. Küsmeyi deneyin ve sonuca bakın. Mutsuz, huzursuz, anlamsız bir kişi haline geleceksiniz. Size sağladığı fayda ne? Neden küselim ki? Bu hayatta sahip olduğumuz tek şey uzuvlarımız mı? Bu hayat bize sadece uzuv mu sundu? Çiçekler kimin için açıyor? Doğa kimin için var? İnsanlar kimse hizmet ediyor? Arılar kimin için bal yapıyor?.....O kadar çok şey var ki bizler için bu hayatta var olan, işte bu nedenle küsmek bir seçim olmamalı bu güzelliklerden mahrum kalmamak adına...Sadece bakmayı bilmek ve baktığını görmek gerekiyor, bunları anlayabilmek için.

İşte ben de bu noktada küsmedim ve sahip olduklarıma gören gözle bakmaya çalıştım. Ruhun tedavisinde birebir iyi gelen bir yöntem. Bizler genelde hep daha iyisini isteriz. Bu istek sahip olduklarımızı unutturur. Ne zaman ki sahip olduğumuzu kaybederiz , işte o zaman kıymetini anlarız elimizden gidenin...Meğer ben iyisine sahipmişim, deriz. 

Ruhunuzu iyileştirmek mi istiyorsunuz?  Paylaşın ve  dokunmayı deneyin. İnsanların yüreğine, doğaya, iyiliğe, nezakete, hoşgörüye dokunun ve yaşadıklarınızı paylaşın, konuşun, yazın...

Kendime amputasyon sonrası şu soruları sordum;

 1-  ''iyileşmek istiyor musun?''
 2- ''ruhunu iyileştirmek için ne yapmalısın?''

Her şey bu iki soruyla başlıyor. Önce istemek...sonra eyleme geçmek...

Yazımda bahsettiğim eylemleri gerçekleştirerek iyileşiyorum. Buna ilk önce isteyerek başladım. 
Evet gerçek ortadaydı, artık sol bacağım yoktu. Son 23 senede yaşadıklarım belki de roman olurdu. Bunların hepsi gerçekti fakat bu gerçekler yola devam etmemi engelleyecek gerçekler değildi. Yine insanlara dokunabiliyor, yine çiçekleri koklayabiliyor, yine arının yaptığı balı tadabiliyor, yine gökyüzüne bakabiliyor, yine , yine yine kaldığım yerden devam edebiliyordum. Bu durumda gerçek çok önemli miydi ki?
 Az önce de bahsettiğim gibi her şeye gören gözle bakmak gerekiyordu. 
Benim gördüğüm, gerçeğin önemsiz olduğuydu...

Benim ruhum her gün iyileşiyor. İzlediğim yöntemleri uygulamaya devam ettikçe de ruhum daha da güçleniyor ve güçlenmeye de devam edecek.

Yaşadığınız sorun her ne olursa olsun, yazdıklarımı uygulamayı deneyin. Kaybedeceğiniz bir şey yok. 

Herkesin hayata gören gözle bakabilmesini diliyorum.

Erdinç

İnstagram : @erdincyumusak
E-mail : erdincyumusak@gmail.com