Hayat,Paylaştıkça Çoğalır...

28 Ocak 2020 Salı

Eve dönüş...

Ameliyat olalı 5 gün olmuştu.

Hastahanede yorucu bir süreç geçirmiştim ama  ameliyat sonrası daha rahattım. Vücudumda yabancı bir madde olmadığı için sanki daha çabuk iyileşiyordum. Tüm kan değerlerim normale dönmüştü. Yaramda sorun yoktu. Vücudumda ki hortumlar çekilmişti. Taburcu olabileceğimi düşünüyordum. Doktorum rütun ziyaretime geldi ve ,

- Erdinç her şey yolunda, seni bugün taburcu edeceğiz.

diyerek içime su serpti.

Ameliyat sonrası sadece 4 gün kalmış oluyordum hastahanede. Bu bana çok tuhaf geliyordu. Bacağım kesilmişti ama iyileşmiştim.

Tüm işlemler yapıldı ve eve doğru gitme hazırlıkları başladı. Tekerlekli sandalyeye oturup, bacağıma battaniye tarzı bir şey örttüm. İlk defa oksijene ve insanlara kavuşacaktım , heyecanlıydım. Arkadaşım gelmişti beni hastaneden almaya. Arabaya binmeye bile heyecanlıydım. Yeni bedenimle her şeyi ilk defa deneyimleyecektim.

Fanusdan çıkmış gibiydim. Tekerlekli sandalyede çıkışa doğru giderken sağa sola bakıp duruyordum. Sanki ne olduğunu anlamaya çalışırcasına , etrafıma bakınıyordum. Ne olmuştu? Yaşadığım kaygı,stres,üzüntü,acı zihnimi tuhaflaştırmıştı. Sanki her şey çok çabuk ilerliyordu. Bir anda hastaneye yattım ve bir baktım bacağım yoktu. Aslında hiçbir şey bu kadar kısa ve basit olmamıştı. Çok fazla yorgundum. Hastane çıkışına gelene kadar bu düşünceler dolanıyordu kafamda. Çıkışa geldik ve yağmur yağıyordu. Çıkış kapısının önünde bekliyor, esintinin yüzüme vurmasını hissediyordum. Mis gibi bir hava geliyordu. İnsanlar ıslanmamak için koşturuyordu. Derin derin nefes alıyordum. Yüzüme doğru gelen havanın tadını çıkarıyordum.

Arkadaşım gelmişti. Arabaya bindim. Kendimi tuhaf hissediyordum. İlk defa tek bacakla arabaya binmiştim. Arabaya binmek için elimle tutup kaldıracağım bir bacağım yoktu. Başımı öne eğip olmayan bacağıma baktım. Ön koltukta oturuyordum. Bana her şey çok garip geliyordu. Benim bir bacağım yoktu...

Yol boyunca sağa sola bakıp durdum. Sürekli gördüğüm yolları sanki ilk kez görüyordum. Arabadayken yine zihnim gitmişti. Hep aynı şeyi düşünüyordum. Bana ne oldu?

Eve gelmiştik. Kendi başıma arabaya binip kendi başıma inebiliyor, kendi başıma değneklerle yürüyebiliyordum. Asansörde ayna vardı. Ben aynaya bakmaya hazır değildim ve başım öne eğik bir şekilde asansöre bindim. Evimin kapısının önüne gelmiştim. Yıllardır evime girip çıkmışken bu sefer sanki ilk kez girecektim. İçeriye girip her zaman oturduğum koltuğuma oturdum. Artık evimdeydim! Duvarlara , eşyalara bakıyordum. evet burası benim evim ve hastahaneden kurtulmuştum. Koltuğa uzandığımda kesilen bacağımın koltuğa değmediğini ve bacağımın olmadığını fark ettim. İşte o an uyanmıştım sanki...Birden bağıra bağıra ağlamaya başladım. Benim bacağım artık yoktu. eskiden koltuğa uzandığımda, koltuğa değen bir bacağım yoktu. Ben ameliyat olmuştum ve bacağımı kesmişlerdi. Dakikalarca ağladım. Annem ve abim hiç seslerini çıkarmadılar, sadece beklediler. Ben hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Farkında olmak bazen güzel bir duygu değildi, bunu anlamıştım...

Sakinleşmiştim. Oturur pozisyona geçtim. Derin nefes almaya başladım. Annemle abime dönüp,

-  ''Ben her şeyi sil baştan yaşayacağım. Bunlar olağan şeyler. Her yaşadığım durum ilk olacağı için zamanla alışacağım.'' dedim.

Odamı, yatağımı çok özlemiştim. Odamda da bir boy aynası vardı. Akşam uyumak için yatağıma geçtiğimde yine başım öne eğik odama girdim fakat annem boy aynasını ters çevirmişti. Oradan geçerken kendimi görebileceğimi önceden düşünmüştü. Aynayı fark ettim fakat o an hiçbir şey söylemedim. Yatağıma uzandım. Yorganıma sarıldım. Sol cağıma yorgan değmiyordu. O an yine bacağımın olmadığını fark ettim. Bu sefer daha sakindim. Fantom ağrım devam ediyordu. Olmayan bacağımı yatağın içinde hissetmeye başlamıştım. Tamamen uyuşuk bir bacak düşünün ve bu bacakta karıncalanma olduğunu hissedin ayrıca ayak parmaklarınıza , ayak bileğinize bu esnada iğne batırıldığını bu iğne batırmanın kaval kemiği kısmına kadar uzandığını tahmin edin. İşte fantom ağrısı böyle bir hissiyattı. Ağrıyı hissederekten gözlerim kapanmış, uyumuştum. Evimde olmanın verdiği huzur ile geceyi karşılamış, uyandığımda gözümü odamda açacağım düşüncesiyle rüya alemine dalmıştım...

instagram : erdincyumusak



(bir sonraki yazım da artık tek bacakla nasıl yaşama alışmaya çalıştığımdan bahsedeceğim)


19 Ocak 2020 Pazar

3.hayata merhaba...(Yeni hayatımın başlangıcı)

6 saat süren bir operasyon...

Doktorum protez kemiği çıkarmakta çok zorlanmış. Oldukça hassas davranmışlar. Kalacak olan kemiğim kırık ve hasarlıydı. 12 ameliyat olduğum için bu kemik artık incelmişti. Bu nedenle hassas davranmışlardı. Kemiği güçlendirmek ve kalınlaştırabilmek adına Türkiye de bir ilki yapmışlar, femur kemiğimin içine kesilen bacağımda bulunun fibula kemiğimi koymuşlar, bu kemiği 3 vida ile tutturmuşlardı. Böylece kemiğin kemikle kaynamasını sağlayacak, kemiği daha çok kalınlaştıracak güçlendirmiş olacaklardı. Yapılan bu operasyonun Türkiye de ilk olduğunu söylediler. Bende femur kemiğinin için fibula kemiği olan ilk insan olmuştum :)

Kendime gelmeye başladığımda beni yatağıma koyuyorlardı. Ufak bir ağrı ile kendime gelmiştim. Tabi ki anestezi etkisi devam ediyordu. Benim en büyük kaygım kalan kemiğin sağlam olması ve kalan bacağımın yeterli uzunlukta olmasıydı. Protez bacağı rahat kullanabilmek için bu iki durum çok ama çok önemliydi.

Artık gözlerimi açmaya başlamıştım. ilk sorum ''anne, bacağımın boyu uzun kalmış mı?'' oldu. Zaten annemde beni görür görmez hemen üzerimde ki örtüyü kaldırıp bacağımın kalan uzunluğuna bakmış. ''Gayet yeterli anneciğim. Senin istediğin uzunlukla kalmış bence.'' dedi. O an derin bir nefes almıştım. Anestezi etkisiyle sürekli uyuyup uyanıyordum.

6 saat süren bir operasyon olduğu için narkozu da fazla vermişlerdi.Tamamen ayılmam uzun sürdü.Artık yavaş yavaş kendime gelmeye başlamıştım. Korkuyordum.Üzerimdeki örtüyü kaldırıp, bacağıma bakmaktan korkuyordum. Çok yüksek dozda ağrı kesici serum takıyorlardı.

- Anne, ben artık bacağıma bakmak istiyorum, kendime geldim, görmeye hazırım.

Örtüyü hafif kaldırdım ve içimde, birden kocaman boşluk oldu. 36 senedir var olan bacağım yoktu. Birden boşluğa düşmüştüm. Bacağımın alt kısmı yoktu ve orası bomboştu...Diğer bacağıma baktım ,sonrada kesilen bacağıma baktım. Boşluğu daha net fark edebiliyordum.Bacağımı oynatmaya çalıştım ve sadece kalan kısmı oynatabiliyordum. Parmaklarım , ayağım, ayak bileğim yoktu...Çok tuhaf bir duyguydu bu...Bir anda bacağım yok olmuştu. Uyumuştum, uyandım ve yoktu...Sanki kendimi uçurumdan aşağıya bırakmıştım ve sonsuz bir boşlukta düşüyordum. Tüm bu duyguları dakikalar içinde yaşamıştım. Örtüyü tekrardan kapattım ve  '' Çokta kötü durmuyormuş'' deyip uykuya daldım.

Biraz zaman geçtikten sonra ayıldığımda ayak parmağımı oynatmaya çalışıyordum. Sanki kramp girmişti ve oynatamıyordum, zorluyordum. Birden oynatmaya çalıştığım parmağımın kesilen bacağımda ki ayak parmağım olduğunu fark ettim. Örtüyü tekrar kaldırdım ve bacağım yoktu. Nasıl yani ? ama ben parmağımı hissediyordum. Hatta ayak bileğimi, ayak tabanımı, topuğumu, baldır kısmımı hissediyordum ve bu hissiyat ağrılı bir hissiyattı. Tekrar tekrar örtüyü kaldırıp bacağıma bakıp durdum.

 - Anne, ben olmayan bacağımı hissediyorum ve çok ağrıyor.Sanki kramp girmiş gibi oynatamıyorum parmaklarımı. Ayak tabanıma iğneler batıyor. Baldır kısmımda uyuşma var...

Bu kadar detaylı hissedince çok korkmuştum. Bakıyordum bacağıma yerinde yoktu fakat her bir parçasını hissediyordum. Olmayan bir uzvunu hissetmek ilk zamanda çok ürkütücü gelmişti.

Doktorum ziyaretime gelmiş ameliyatta neler yapıldığını anlatmıştı. Çok başarılı bir operasyon geçirmiştim ve ,

 - Erdinç , kalan bacak uzunluğun yaklaşık 18 cm kadar ve  Türkiye de bir ilki yaptık. Fibula kemiğini femur kemiğinin içine koyduk. Böylece kemik kemikle kaynayacak ve mevcut kemiğin daha çok güçlenecek. Ufak bir kırık kemiğin vardı. Onun kaynamasını bekleyeceğiz. Kemikleri 3 tane vida ile bağladık.  2 ay sonra film çekilecek, kaynama tamamlandı ise sokete geçiş yaparız.'' demişti.

Her şey istediğim gibi olmuştu. Korktuklarım başıma gelmemişti. Derin bir nefes almıştım.

Ertesi gün, doktorlar yataktan kalkmamı istediler. Kan değerlerim normaldi ve ayağa kalkmamda bir sorun yoktu fakat kendi kendime nasıl kalkacağım diyordum. Kendimi toparladım ve kalkmak istedim. Yatağın üzerinde oturur pozisyonda durabiliyordum. Olmayan bacağımı çok yoğun bir şekilde hissetmeye devam ediyordum. Yürümeye çalışmayacaktım, sadece yataktan kalkmam ve ayakta durmam yeterliydi doktorlar için. Bacağımı hissettiğim için kalkmaya çalışırken bacağımı kaldırabilmek için refleks olarak tutmaya çalıştım ve bir an elim boşluğa geldi. Kendimi yeniden toparladım ve ayağa kalktım. Artık bir bacağım yoktu fakat ayağa kalkmıştım. Hissiyatımın olması beni korkutuyordu. Titremeye başlamıştım. Başımı aşağıya doğru eğdim ve sol bacağımda ki boşluğu gördüm. Hissiyatım var ama bacağım yoktu.

- Anne! Bacağım yok! buna inanamıyorum. Boşluğu gördüm anne! Tek ayağımın üstünde bir bacağı olmadan durmak çok tuhaf. Dayanamıyorum anne!

Yaklaşık 2-3 dk kadar ayakta durabilmiş hemen geri yatağa oturmuştum. Evet tüm bu duygu yoğunluğu sadece 2-3 dakikada gelişmişti. Artık hayatımda ilkler başlamıştı. Her şeyi ilk kez yapacak ilk kez deneyimleyecektim...

Yatağım cam kenarındaydı. Gündüzleri sürekli gözkyüzünü izliyordum. Artık rahatlıkla oturur pozisyona gelebildiğim için , bazen oturup camdan gökyüzüne bakıyordum. Çok hayal kuruyordum. Geleceği düşünüyor , artık benim için her şeyin daha iyi olacağını hayal ediyordum. Sanki bacağım birden yok olmuştu. Sanki aniden kesilmişti. Sanki uyumuş, uyanmış ve uyandığımda gitmişti. Halbuki zaten başıma neler geleceğini biliyordum. 21 gün boyunca kesileceği günü beklemiştim ama çok hızlı ilerliyordu zaman... İnsan bilse bile başına geleceği, bu duruma kendisini hazırlayamıyormuş. Artık kabullenme sürecimin başlaması gerekiyordu. Zaman kaybetmek istemiyordum. Tüm duygularımı serbest bırakmıştım. Ağlamak istediğim zaman ağlıyor, konuşmak istemediğim zaman konuşmuyor, gülmek istediğim zaman gülüyordum. Kendimi duygu anlamında hiç kasmıyordum. Süreci bu şekilde daha rahat kabul edeceğime inanıyordum.

Hastane süreci zordur. Hastanede gün erken başlar. Yemek saatleri erkendir. Sürekli hemşire gelip tansiyonunuzu ateşinizi ölçer. Tabi bu durumlar uykunuzun bölünmesine , rahatınızın bozulmasına sebebiyet verir fakat bunlar olması gereken mecburi durumlardır. Bir an önce evinize gitmek istersiniz. Sürekli kan alınır, serum takılır, doktorlar gelip gider. Bu şekilde bir sirkülasyon olur hastane sürecinde. Elbette ben de bir an önce her şeyin yoluna girmesini ve evime gidebilmeyi dört gözle bekliyordum.

5.gün olmuştu. Her şey yolunda gitmişti. Tam da istediğim gibi oluyordu. Kan değerlerim vs normale dönmüştü. Enfeksiyon kapmamıştım ve yaramda akıntı, sızıntı yoktu. Tarih 30 Aralığı gösteriyordu. 31 aralıkta evimde yeni yıla girmek istiyordum fakat doktorum kalmam gerektiğini de söylerse kalacaktım. Abim yurt dışından gelmişti. 10 gün boyunca bizimle kalacaktı. Onunda olması, yeni yılı birlikte evde geçirme düşüncesine daha çok yoğunlaşmamın sebebiydi. Doktorum ziyaretime gelmişti.

- ''Erdinç her şey yolunda. Seni bugün taburcu edeceğiz. Bacağına yapacağın bandaj uygulaması güdüğün şekillenmesi ve sertleşmesi için çok önemli. Ne şekilde bandaj yapman gerektiğini de sana öğreteceğiz. Bugün taburcu olacaksın ''

Tamam dedim kurtuldum. Aslında hastanede bu kadar kısa süre kalacağımı hiç düşünmemiştim. 5.günde taburcu oluyordum. Diyorum ya,  her şey çok hızlı ve benim için doğru, sorunsuz ilerliyordu. bu durum da umuduma umut katıyordur.

Tüm resmi işlemler yapıldı ve hayatımın başlangıcını yaşadığım odamdan çıktım. Dışarıda ki hava ile, oksijen ile buluştum. Sanki yeni doğmuş ve oksijene yeni kavuşmuştum. Arabada eve giderken zihnim allak bullaktı. Tek bir bacağım yoktu ve ben bu şekilde arabaya binmiştim. Şu gerçeği kabul etmeliydim, benim hayatım artık tamamen değişmiş ve yenilenmişti. Çok büyük bir serüven beni bekliyordu...


( Bir daha ki yazımda evime gelmemi ve yeni bedenimle evimde ilk kez karşılaştığım durumlarla ilgili yaşadığım duyguları paylaşacağım)

İnstagram : @erdincyumusak








8 Ocak 2020 Çarşamba

13. ameliyata giriş...(sol bacağımla vedalaşıyorum)

Bir önce ki yazımda ameliyata gireceğim gün gelmişti ve yazımı bu  noktada bitirmiştim.

26 Aralık 2019...

Doktorlarım, sabah ilk vakanın ben olduğumu ve ameliyata ilk beni alacaklarını söylemişlerdir. Artık neyi düşüneceğimi neye korkacağımı şaşırmıştım. Kaçmak istiyordum. Bir yandan bacağıma bakıyordum. Artık onu bir daha göremeyecektim. 21 senedir onun için emek vermiştim. 36 senedir de bir aradaydık. O benim bir parçamdı. Ayak parmaklarımı oynatıyordum. İçimden şarkı söylüyor, hayalimde onları dans ettiriyordum. Ayak bileğimi hareket ettirerek onunda bu dansa eşlik etmesini sağlıyordum. Bu onların son dansıydı, son kez bir arada oluşlarıydı. Sağ bacağımla sol bacağımı sevdim. Parmaklarımı birbirine değdirdim. Bir daha böyle bir hissiyatı yaşayamayacaktım.Parmaklarımla konuştum. Her biri ile tek tek konuştum...Dikiş izlerimi sevdim.Ayak bileğimden kalçama kadar uzanan, 12 senemi anlatan kocaman bir dikiş izi...Bacağım beni taşımıyordu, taşıyamıyordu. Sanki o da artık gitmek istiyordu. Görevini artık yapamıyordu, mahcuptu...Göz yaşlarım bacağıma damladıkça onun mahcubiyetini hissediyordum.

Her zaman ki gibi ameliyathane için giyilecek kıyafeti getirdiler. 13.ameliyata girecektim. Üzerimde ki kıyafetlerimi çıkardım ve verdikleri bez parçasını giydim. Geçmiş 21 sene gözümün önünden film şeridi gibi geçiyordu. Erdinç neler yaşadın sen ? diyordum sürekli zihnimde...Doktoruma rica etmiştim. 13. kez ameliyathane ortamını görmek istemiyordum. Artık buna gücüm yoktu. Beni odamda hafif bayıltın , sedasyon yapın demiştim. Anlayışla karşılamışlardır. Bir tane sedye getirdiler. ''Erdinç , sen bu sedyeye uzan ve bekle'' dediler. Odanın içindeydim. Annem yanımdaydı.( Yaşadığınız korku sizin erkek olmanıza , yaşınıza, endamınıza vs bakmıyor. O an küçük bir çocuk gibi oluyorsunuz..)

Sedyeye uzanmıştım. Gözlerim dolmaya başlamıştı. 13. kez bu duyguları yaşıyordum. Bu sefer son olacaktı fakat , uyandığımda bir bacağım olmayacaktı! tanımadığım genç bir hanım girdi odama. Elinde maske vs değişik tıbbi malzemeler vardı. Ne oluyor dedim. ''Sedasyon yapacağım. Anestezi doktoruyum , sedasyon talep etmişsiniz'' dedi. Artık bilincim gidecekti. Sol elimin üstünden damar yolu açmıştı hemşireler. Buradan bir ilaç verdi. Hiçbir şey hissetmemiştim. Bekliyordum... Daha öncede sedasyon vermişlerdi ve hemen etkisini göstermişti. Artık gerginliğim çok yükselmişti.Bir an beynimde bir uyuşukluk hissettim ve kafamı geriye attım. Kulaklarımda bir çınlama başladı. Hemen başımı anneme çevirdim ve ona seslendim;
-  ''Anne tamam, gidiyorum, bayılıyorum anne! Üzülme, geri döneceğim. Beni eksik gördüğün zaman üzülme ne olur anne. Ben çıkınca ağlama anne. Bitiyor artık anne. Bir daha ameliyat olmayacak, sorun yaşamayacağım. Seni seviyorum annem. Kendine dikkat et. Üzülme annem. Bir parçamı görmeyince üzümle annem...''

Annemi kokladım, sıkıca sarıldım, öptüm, yanağını yanağıma değdirdim, elini, kolu , boynunu her yerini öptüm....

 Sadece artık ameliyathaneye gidelim dediklerini hatırlıyorum. Sedyenin sürülmesi, asansöre bindirmeleri, ameliyathaneye doğru gidiş...Hiçbiri zihnimde yok. Tamamen bayılmamıştım. Bazen bilincim gidiyor bazen geliyordu fakat ayıktığımda ne yaptığımı ne olduğunu hatırlamıyordum.

 İlk ayıktığımda ameliyat masasına geçmemi söylemişlerdir.Ameliyathane içinde olduğumu fark ettim.  Zar zor masaya geçtim. Orada bulunan doktorlar yardımcı oldular. Bilincim bazen yerine geliyordu fakat zor konuşuyordum. Anestezi doktorunun yanıma gelmesini rica etmiştim .Doktorlar hemen seslendi. Çok zor konuşuyordum. Genç bir hanımdı doktor.

 - '' Ne olur korkmayın. Anestezik anlamda bir şeyler ters gidebilir. Sakın korkmayın. Her şey olabilir. Ben tüm sorumluluğu üzerime alacak bir evrak imzaladım. Rahat olun. Tek isteğim bir sorun olursa beni getirmek için çok çaba sarf etmeyin. Ne olur bırakın çok zorlamayın. Tüm sorumluluk ben de . Ben buna razıyım . Ne olur panik olmayın ve bırakın beni...'' (aslında uyanmak istemiyordum. o an ki duygularım  bu cümleleri sarf etmeme sebebiyet vermişti. Uyanmak istemiyordum çünkü çok yorgundum. Uyanacak olursam da her şeye dört elle sarılacağımı da çok iyi biliyordum!)

Doktor - ''Erdinç...hiçbir şey olmayacak Sen burada kalacaksın.''

Tekrardan kendimden geçmiştim...

Gözlerimi açtığımda etrafımda insanlar vardı. Hala ameliyathanedeyim. Henüz başlamamışlardı. Konuşuyorlardı. Anlamıyordum. Bayılmadığımın farkındaydım. Birden bir ses duydum. Tok ve tebessüm eden  yüksek bir ses;

-  ''ERDİNÇ YUMUŞAK, iyi misin?''

O an kendimi koruduğum tüm kalkanlarımı indirmiştim. Çünkü bu ses Serdar hocama aitti. Yanımdaydı! Gelmişti! ve artık emin ellerdeydim. O beni koruyacak ve elinden gelenin en iyisini yapacaktı. 21 senemi biliyordu. Ameliyatlarımı gerçekleştirmişti ve beni kanserden kurtarmıştı. Bacağımı kaybetmemem için yıllarca çaba sarf etmişti.Aramızda bir bağ vardı. Beni sahipleniyordu.  Kendimi artık bırakabilirdim. Tamamen teslim edebilirdim. Bu sesi duyunca ağladığımı hatırlıyorum. Hem de çok yüksek bir sesle....

- Serdar hocam, geldiniz! Çok şükür! Ne olur, kalacak olan bacağım yeterli uzunlukta olsun ve kalacak olan kemiğim çok sağlam olsun hocam!

- Sen hiç merak etme Erdinç, en iyisini yapacağız

Bu benim son konuşmam olmuştu. '' Artık başlayalım '' dediklerini duydum ve derin bir uykuya daldım...


(bir sonra ki yazımda gözlerimi açınca neler yaşadığımı paylaşacağım. Gözümü açtığımda artık sol bacağım yoktu...)

instagram: erdincyumusak

5 Ocak 2020 Pazar

3. Hayatın başlangıcı...(6 aylık mücadele)

En son 2016 senesinde yazmışım. Aslında yazacak o kadar çok şey vardı ki...
Bırakmıştım yazmayı ama yeniden karar verdim yazmaya!
2016 senesinden bu zamana çok şey değişti, hemde çok...Örneğin , benim artık sol bacağım yok :)

Osteosarkom (kemik kanseri)!
21 sene !
13 ameliyat !

Herkes kendi kaderini yaşar. Her insanın başına gelen farklı olaylar vardır. Benim ki de kanser oldu. 15 yaşında yakalandım kansere. 4 kg tümör çıkartıldı sol bacağımdan. Tümör femur kemiğimi yok etmişti ve bu kemiğin yerine protez kemik takıldı. 6 ay kemoterapi tedavisi gördüm. 3 ay yatalak yattım. Aylarca fizik tedavi gördüm. Senelerce koltuk değneği ile yürüdüm. Protezimin enfeksiyon kapması nedeniyle aylarca enfeksiyon tedavisi gördüm, hastanede yattım. Protez kemik sorunlar çıkarttı ve 4-5 kez revize edildi. Tümör çıkartılması, biyopsi, protez revizeleri derken toplamda 12 ameliyat geçirdim. Yıllarım hep korku, kaygı, üzüntü, tedavi ve  acı çekerek geçti. 21 seneyi özetle bir paragrafa sığdırmaya çalıştım...

Ben 3 farklı hayatı görmüştüm 1.hayatım 21 Temmuz 1983 de başlamıştı. 0-15 yaş arası sağlıklı bir yaşam. Koşan , oynayan , bisiklet süren, hoplayan , zıplayan  bir Erdinç vardı.2.hayatım 21 temmuz 1998 de 15 yaşında başladı. 15-36 yaş arası, kanserle tanışan, hastalıkla uğraşan, engelli bir birey haline gelen, hayatı kısıtlanan, koşamayan, acı çeken bir Erdinç olmuştum. Peki şimdi ne oldu?  26 Aralık 2019 tarihi itibari ile 36 yaşında 3.hayatım başlamış oldu! Bu hayatıma bir eksikle başlamıştım. Artık sol bacağı olmayan bir Erdinç olarak devam edecektim hayatıma...

6 ay önceydi. Her şey yolunda gidiyordu. Bir gün arabadan inerken bacağıma kramp girdi. Saniyelik bir olaydı. Çok ciddi bir acı çekmiştim fakat yürümeye devam ettim. Bir sorun olmadığını düşünmüştüm. Ertesi gün işime gittim. Her şey yolundaydı. Gün içerisinde yavaş yavaş anlam veremediğim bir ağrım başlamıştı. Ne oluyor falan derken, öğleden sonra hiç yürüyememeye başladım. Hemen özel bir hastanenin acil servisine gittim ve rapor  verdiler 5 günlük iğne yazdılar. Kasla alakalı sorun olduğu söylenildi. Raporum bitmişti iğneleri yaptırmıştım fakat ağrım geçmedi. İse gidemedim ve başka bir özel hastanenin beyin cerrahi bölümüne gittim. Hastalık geçmişimi anlattım. Siyatik sinirinden olabileceği düşünüldü. Emar çekil fakat bir şey çıkmadı. İşe gidemediğim için yeniden rapor verildi ve yeni iğneler yazıldı. İki değnekle zorla yürüyordum .Ortopedi bölümüne gittim. Protezde bir şey olabileceğini düşündüm. Rontgen filmi çekildi. Doktorum protezle alakalı sıkıntı olmadığını iğneleri yaptırmam gerektiğini söyledi. 5 günlük raporumda bitmişti. Ağrılarım hala devam ediyor yürüyemiyorum. Yine ortopediye gittim. Durumu izah ettim. Yeniden iğne yazıldı ve bu sefer 1 ay rapor verildi. Toplamda sabah akşam olmak üzere 35 tane iğne vuruldum fakat hala geçmemişti. Artık çok korkuyordum ve gergindim. Bacağımla vedalaşma zamanım geldiğini düşünmeye başlamıştım.Raporum bitmeden ağrılarım geçmeyince yine doktorumla görüştüm ve stres kırığı olma ihtimali olduğunu gözden kaçırmış olabileceklerini söyledi ve apart topar hastaneye gittim .Bu sefer tomografi çekildi fakat bu da temiz çıkmıştı.Dinlenmem gerektiği ve geçeceği söylendi. Raporum bitince yine kontrole gittim. Bu sefer iğne yazılmasını istemedim. 1 ay daha istirahat verildi. Evimde dinleniyordum. Eskisine göre düzelmeye başlıyor gibiydim.Sanırım daha vedalaşma zamanı gelmemişti. Bazen değneksiz yürüyordum. Tamam dedim bu geçici, bir durum.Bu zaman zarfında özel bir fizik tedavi kliniğine gittim. Fizik tedavi doktoru tendon kopması olduğunu fizik tedavi ile geçeceğini söyledi. Evde fizyoterapist eşliğinde fizik tedavi uygulanmaya başlandı. 5 seans birebir tedavi gördüm ve devamında bana verilen ev programını düzenli şekilde uyguladım. Ağrım vardı ama eskisi gibi değildi. Raporum bitince işe başladım. Değneksiz yürüyordum. Biraz zorlanmıştım. Ertesi gün yine değneksiz işe gittim ve bayağı zorlandığımı gördüm. eve geldiğimde ağrım çoktu. Ondan sonra hep tek değnekle işe gitmeye başladım.Haftalar geçiyordu. Çok fazla zorlanıyor ama geçecek düşüncesi ile direniyordum. İşimi seviyordum. Çalışmak beni motive ediyor, ağrıma kanalize olmamı engelliyordu fakat ağrım devam ediyordu. Ağrılarım devam edince özel bir hastanede farklı bir ortopedi doktoruna gittim. Burada ki doktor da kas kopması yaşadığımı, kaslarımın protez kemiğe bağlı olduğunu, koptuğu için acı çektiğimi,operasyon ile tekrar bağlayabileceklerini fakat bu durumunda enfeksiyon riskinin protezden dolayı fazla olduğunu, zamanla kaslarımın kendi kendine tutunacağını ,beklememi söyledi. Tamam dedim ve yine işime gücüme  zorlanarakta olsa devam ettim. Çok canım yanıyordu. Sosyal hayatım tamamen sıfırlanmıştı. Sadece işe gidebiliyor, bu eylemi de çok zor gerçekleştiriyordum.

Ağrılarım artık bana göre farklı bir boyuta ulaşmıştı. Vedalaşma zamanımın geldiğini hissediyordum. Sadece gittiği yere kadar götürmek istiyordum. Son noktada her şeyi bırakacak farklı bir sürece girecektim.Bahsettiğim bu olaylar 6 aylık bir zaman diliminde gerçekleşti. evet 6 ay bu durumu yaşadım! 5.ayda tekrardan doktora gittim. Protezde bir şey olmadığını söyledi. Çok fazla revize ameliyatı olduğum için artık bu sorunlarla karşılaştığımı söyledi. Bende , eğer daha kötüye gidersem, protez kemiğime zarar verecek duruma gelirse çıkarttırmayı düşündüğümü söyledim. Bana en mantıklısının bu olduğunu, soketli protez bacak kullanabilmem için güdüğüm (kalan bacak) olması gerektiğini,bundan başka bir çare olmadığını söyledi. Artık çok yorgundum evet son noktaya gelmeyi bekliyordum. Hiç yürüyemez duruma gelince farklı bir sürece girecektim ve protez kemik çıkartılacak bacağım kesilecekti.Artık sessizleşmiştim. Bekliyordum. Acaba ne zaman son noktaya gelecektim?

Bu olayların başlamasından tam 6 ay geçmişti. 6. ayda artık hiç yürüyemez hale gelmiştim. Ağrım çok artmıştı ve artık kemiğime bir şey olduğunu düşünüyordum. hiçbir şekilde bacağımın üstüne basamıyordum. İzin aldım ve doktora gittim. Rontgen filmi çekildi. Oturup konuştuk.

Doktor - Erdinç protezin sapı kalan femur kemiğine zarar vermeye başlamış ve kemik yıpranıyor. bu kemiği kurtarmak adına protezi artık çıkartmamız lazım. Yoksa kemiğini de kaybedeceksin ve bu sefer bacağını kalçadan kesmek zorunda kalacağız.
Ben - ''Peki...Ben artık bu protez kemiği istemiyorum. 21 senemi mahvetti. Çok fazla direndim, çok fazla çaba gösterdim.  12 kez ameliyat oldum. bacağım yerinde dursun diye çok emek verdim ama buraya kadarmış. Bunun çıkartılmasını istiyorum'' dedim ve sürece start vermiş oldum...

Tek bir doktorun kararı ve benim kararım ile yola çıkmayacaktık. Benim ilk doktorum olan ve üniversitede dekan olan Serdar hocama da konu danışılacaktı. Aslında her şey onun vereceği karar sonrası netleşecekti. Bana 10 günlük rapor verdiler. Ameliyat gününü belirledik. Konsültasyon yapılacağını ve sonucu bana bildireceklerini söylediler. Konsültasyon yapılmasına 3 gün vardı. bu 3 gün kimseyle konuşmadım. Artık o kadar çok zorlanıyordum ki... gün geldi telefonum çaldı.

Doktor - Erdinç, Serdar hocayla da toplantı yaptık ve aynı fikirde. Protezinin çıkarılması gerekiyor. Yalnız ameliyat tarihini erteledik çünkü ameliyatı Serdar hoca yapmak istedi ve onun takvimine göre ayarladık. 26 aralık günü ameliyat olacaksın...

Artık her şey netleşmişti. Serdar hocamın ameliyatı yapacağına sevinirken, gidecek olan parçama üzülüyordum. Güvenilir ,emin ellerde olacaktım. Bu benim için çok büyük bir avantajdı fakat ne olursa olsun artık bir bacağım olmayacaktı...

Durumlar netleşince kendimi toparlamaya çalıştım. Artık sesim çıkmaya başlamıştı. ameliyat olmama 21 gün vardı. 21 gün boyunca evde oturup,kesileceğim günü bekleyecektim. İşte bu süreçte çok fazla yıprandım, çok fazla çöktüm, çok fazla yaşlandım, çok fazla ağladım... 6 aydır canımla uğraşıyordum.Zaten çok yorgundum. Herkese durumu söylemeye ,anlatmaya başlamıştım. Tabi ki duyan aradı, duyan çıktı geldi...Arkadaşlarım, aile dostlarım, ailem beni hiç yalnız bırakmadı. Herkes çok üzgün ve şaşkındı. İnsanlara bacağımın kesilecek olması çok ürkütücü geliyordu. 21 gün boyunca çok ağladım... Sakinleştiricilerle ayakta duruyordum. İnsanın kendisini öncesinde böyle bir duruma hazırlama gibi bir ruh hali olmuyormuş .Bunu öğrenmiş oldum. Çok okuyor ve araştırıyordum. Yaşayan insanlarla kontak kurmaya çalışıyordum. Sonrasında alınacak olan protez bacak için firmalarla iletişim kurmaya çalışıyordum. Nedir ne değildir nasıl olacak neler yaşayacağım beni neler bekliyor vs....

Çok ama çok zor bir 21 gün geçirdim . Ameliyat günü geldi çattı. Zaman geçmişti. Korku , kaygı, endişe, belirsizlik hat safhadaydı ve artık hastaneye yatmıştım. Bir gün sonra 13. ameliyatıma girecek, bacağım kesilecek,gözümü açmamla birlikte 3.hayatım başlayacaktı...

(Bir sonra ki yazımda ameliyat sonrası gözümü açmamla birlikte neler yaşadığımı paylaşacağım)

instagram :erdincyumusak