Hayat,Paylaştıkça Çoğalır...

24 Ekim 2020 Cumartesi

Arkadaşlarıma, dostlarıma....

 Aslında yazmayı zaman zaman sevmiyorum. Bazen sadece dinlemek geliyor içimden, bazen de anlatmak. Ne zaman ki yazma aşkı doğuyor, işte o zaman alıyorum elime bilgisayarı. Klavye kalem oluyor, ekran kağıt. Sadece konuyu önceden belirliyorum, düşünceler anlık dökülüyor...Böyle spontane yazmak daha çok hoşuma gidiyor.

Uzun zamandır zihnimde belirlediğim bir konuydu, sürecimde ki arkadaş, dost ilişkilerim ve bunu yazıya dökmek. İşte bugün yazma aşkı doğdu yine. Kulağımda kulaklık ve sakin dinlendirici bir melodi ile dökülüyor yaşanılanlar, düşünceler...

Düşünsenize hayatımıza nefes aldığımız süre boyunca ne kadar çok insan giriyor. Bence çok insan tanımak, farklı düşünceleri, kültürleri görmek insanın gelişimine çok fazla katkı sağlıyor. Tabi ki bu durumu katkıya çevirmek sizin elinizde. Neden çok insan tanımak istediğini önce kendine sormalı.

Çocukluğumdan bu yana insan ilişkilerine önem vermişimdir. Çünkü her insanın bana bir şeyler öğreteceğine inanmışımdır. Gayem çok dostum olması değil, çok fazla arkadaşım olmasıdır. Bu düşünceyle hep yeni insanlar tanımak adına hamleler yapmış, bu konuda da başarılı olduğumu düşünmüşümdür. İnsan insana her zaman muhtaçtır der annem. Belki de bu düşünce zihnime çok kazındığı için bu yolda ilerlemiş olabilirim. Net bildiğim tek şey, insan tanımaktan, arkadaş olmaktan hiçbir zaman pişmanlık yaşamadığım.

İnsan ilişkilerimde olması gereken her zaman gerçekleşmiştir. Yani hayal kırıklıklarımda olmuştur, beklentimin üstünde de ilgi görmüşümdür. Hayat mükemmel ilerleyemez ki...Her şeyde iniş çıkış olduğu gibi arkadaş, dost ilişkilerinizde de iniş çıkış yaşayacaksınız. Kimi zaman kavga edecek kimi zaman küsecek kimi zaman sarılıp birlikte ağlayıp, güleceksiniz. Kimileri hayatınızda kalacak , kimi ise çıkacak. İşte her şey olması gerektiği gibi ilerleyecek. 

Arkadaş ve dost  terimleri benim için iki ayrı terimdir. Dostuma arkadaş demem. Dostun , gönlümde ki mertebesi çok yüksektir. Arkadaşlarınızla hayata dair genel konuşursunuz. Dostlarınızla hayatınızı konuşursunuz. Arkadaşlarınızla muhabbetiniz sınırlıdır, dostlarınızla sınırları aşarsınız. Arkadaşınızın derdini bilmezsiniz , dostun gözünden anlarsınız. Arkadaş ikinci plandadır, dostunuz ilk...(mukayese ettiğim sadece arkadaş ve dost)

Ben yaşadığım süreçlerde arkadaş ve dost ilişkilerim bakımından şanslı oldum. Neden şans diyorum, çünkü beklediğim , hatta beklentimin üstünde dahi ilgi ve destek gördüm. Ektiğimi biçtim. Elbette hayal kırıklıklarım, kırgınlıklarımda olmadı değil. Derinden yaralarım açılmadı değil...Umut verilip yarı yolda da bırakıldım, ameliyatım sonrası bir kere dahi ziyaretime gelmeyende oldu...üstelik dost dediklerimden...ama yüzdelik orana vuracak olursam, hep yanımda olan daha fazlaydı.

Ben bu hayatta kimsenin tek başına başarı elde edebileceğine pek inanmıyorum. Belki istisna vardır ama bu durum kaideyi bozmuyor. Hepimizin birilerine ihtiyacı var ve hep var olacak. 

Bir insanın uzuv kaybı yaşaması gerçekten çok büyük bir olaymış .Hem manen hem madden ciddi bir yükü varmış. Düşünsenize bedeninizin  bir parçası toprağın altında ama siz hala nefes alıyorsunuz. Basit bir operasyon geçirmiyorsunuz. Beyninizin yeni bedene alışmasını bekliyorsunuz. Anatominiz değişiyor ve bu süreç öyle bir iki aylık süreçte olmuyor. Uzun vadeli bir yenilik sizi bekliyor. 

Ben bu olayın başıma geleceğini önceden biliyor, hissediyordum. Dostlarıma bu ihtimalin var olduğundan bahsetmiştim ama zamanını bilmiyordum...2019 Haziran 11...bir anda yürüyemeyerek bacağımla vedalaşma sürecine girmiş oldum. Acaba ? diyordum yine de...Acaba veda zamanı gelmiş miydi ya da geliyor muydu? Kondurmak istemiyordum bu düşünceyi zihnime ama gerçeklerde vardı. Bir dostumla paylaştım bu durumu ama çalmadı kapımı... Sanırım gidecek dedim. 2 ay raporlu yattım evimde. Filmler, emarlar, tomografiler çekildi. İğneler yapıldı. Bir şey çıkmadı. Bazıları kas yırtılması dedi, bazıları tendon kopması. İki ay sonrası işime döndüm değnek ile...Geçecek dedim hep. Bir gün işten eve geldiğimde değneksiz yürümeye başladım evin içinde. Ağrım yoktu. Tamam dedim bu geçici bir durummuş. Oturdum koltuğa. Tekrar kalktığımda yine yürüyemedim ağrıdan. O gün son oldu değneksiz adım atışım...4 ay daha devam ettim değneklerle işe. Gün geçtikçe iyiye değil kötüye gidiyordum. Kimseye bir şey söyleyemiyordum. Belli etmiyordum. Yüreğim kan ağlıyordu, canım acıyordu. Veda yaklaşıyordu. Bir kaç dostuma daha bahsettim durumu. Herkes şaşkın ve üzgündü ama herkesin tek dediği cümle Erdinç bu son değil, kurtulabilirsin, oluyordu. Gün geldi ve hiç yürüyemez hale geldim. Karar verildi, 4 Aralık günü ampute edilmesine. Bir kaç gün yalnız kaldım. Kimseyle konuşamadım. Sonrasında toparlanınca ilan ettim herkese. Çünkü herkese ihtiyacım vardı. Herkesin enerjisine, inancına , desteğine...Dostlarım durumu zaten biliyorken arkadaşlarımda öğrendi ve işte ondan sonra ne telefonum ne kapım susmadı. Az öncede demiştim ya , ummadığım kişilerden destek görürken, umduğum kişilerin sesin dahi çıkmadığı oldu. Ben hep olumlu tarafındaydım bu durumun. Çiçekler, iyi dilekler, mesajlar, telefonlar, ziyaretler bitmedi.21 gün boyunca bekledim bacağımın gideceği günü evde, arkadaşlarım ve dostlarımın manevi destekleri ile birlikte... 26 Aralık 2019 günü vedalaştım sol bacağımla.

İnsanın tek kalacağı zaman dilimi mutlaka olmalı ama kat edeceği yolu tek ilerlememeli. İnsan biriktirmek o kadar önemli ki bu hayatta. Göç ettiğiniz zaman bu dünyadan, o insanların duası olacak yanınızda. Şehir dışında olan arkadaşlarım , dostlarım telefonla hep varlıklarını hissettirdiler. Aynı şehirde olduklarım hem telefon hem bedenen varlıklarını hissettirdiler. Çok konuştuk , çok ağladım onlara. Çok yakındım, çok kahkaha attım. Her zor anımda yanımda oldu çoğu hem de bir çoğu. Tetikte beklediler hep, Erdinç ben bunu yapacağım, Erdinç ben şunu yapacağım. Senin bizden birşey istemeni beklemeyeceğiz gibi söylemleri oldu hep dostlarımın.. Bir olduk, biz olduk varlıkları ile...İşte hep bu desteklerle ilerledi bu süreç. Erdinç süper kahraman değil ki, tek başına ilerleyemezdi. Kendisine inanan insanların enerjisi ile kalktı düştüğünde. Onların uzattıkları eli tuttu. Dostları, arkadaşları kaldırdı onu yerden. 

Pandemi girdi araya. Herkesten uzaklaşmak zorunda kaldım. Herkeste benden...Bu sefer teknolojiyi kullandık bir arada olmak için. Yine yalnız değildim. 3 ay görüşemedim hiçbir dostumla arkadaşımla. İşletmeler açılmaya başlayınca sıraya girdi dostlarım resmen. Haydi Erdinç açık alanda görüşelim. Dışarı çıkmalısın Erdinç. Birbirimize uzak otururuz, mesafeli dururuz. Yeter ki seni görelim bir arada olalım. 1 Haziran sonrası bir araya gelmeye başladık dostlarımla. Yıkılmaya pek fırsatım olmadı benim. Biriktirdiğim insanlar sayesinde hiç yalnız kalmadım bu süreçte. Biz yine sohbet ediyorduk. Biz yine yemek yiyorduk. Biz yine kahve içiyorduk. Biz yine ve hep biz idik...Bu birlik ayakta tuttu beni. Herşeyini düşünen dostları olmalıydı insanın bu zor dönemde ve benimde vardı çok şükür.

Az öncede bahsettim ya , yıkıklarım olmadı desem yalan olur. Dost bildiğim, yanı başımda görmek istediğim, omuzumda elini hissetmek istediklerimden, yanımda olmayanda oldu. Coronayı bahane edip, gelmeyen varlıklarını hissettirmeyenlerde oldu. Ayıp ettiklerini bilen ama durumu toparlamayan , benim çok fazla özveri gösterdiğim , dost bildiğim ama olmayanlarda oldu...10 aydır bir kere bile zilimi çalmayan yada sadece bir kere gelen dost sandıklarımda oldu...Umut verip yarı yolda bırakanlar oldu üstelik ben umut istemediğim halde...Yardım ederim deyip, ricam olduğunda bir ricamı yerine getirmeyenler, çekilenler oldu. Ne mi yaptım? Ne mi söyledim? Hiçbir şey...Üzüldüm mü? Hem de çok...İnsanın sadece bu durumlarda , karşı tarafa verdiği değer ve ilgi azalıyor. Enerjimi hiçbir zaman sitem ederek harcamadım. Onlar yara olarak kaldı sadece...Acı tecrübe...

Hayatta her duygu yaşanabiliyor. Her şey insanın başına gelebiliyor. Kırılıyorsun, seviyorsun, değer veriyorsun, önemsemiyorsun. Hepsi insanoğlu için. Ben yalnız olmadığımı çok iyi biliyorum ve hiçbir yolu da yalnız ilerlemedim. İyi ki var dediklerim iyi ki varlar ve hep var olsunlar. Ben tek başıma iyileşmiyorum. Hepimiz sayesinde iyileşiyorum. 

Öyle bir an yaşarsınız ki, öyle bir durum yaşarsınız ki, ne sevgilinize, ne karınıza/kocanıza, ne ailenize, ne arkadaşınıza anlatamazsınız. O an sadece dostunuza gitmek istersiniz. Ona açılmak, onun sizi dinlemesini, ya da ona ağlamak istersiniz. Ailenizle tartışırsınız, eşinizle tartışırsınız, gider dostunuza anlatırsınız. Gerçek dost farklıdır. Bilirsiniz sır saklayandır ve sizin için orta yolu bulmaya çalışandır.

Gerçek dostlarınızın kıymetini bilin...

Kalbiniz hangi güzel şey için çarpıyorsa, doğan güneş onu size getirsin.


İnstagram : @erdincyumusak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder