Hayat,Paylaştıkça Çoğalır...

22 Haziran 2011 Çarşamba

Kemoterapi ve Kanamalar

Kemoterapi sürecini inanılmaz ağır atlatıyordum. İlaçların yan etkileri çok fazlaydı ve ağır ilaçlar veriliyordu. Vücudumun tüm dengesi alt üst olmuştu. Yeni bir beden de farklı bir hayat sürer olmuştum. Aynaya bakmıyordum, ta ki ayna bana bakana kadar !

Bir gün hastaneye gitmek için evden çıkarken kapının önünde ki ayna ile karşı karşıya geldim. Aileme aynaya bakmak istemediğimi belli etmemeye çalışıyordum. O nedenle evde ki aynaları kapattırmamıştım. Önlerinden geçerken hep başım eğik bir şekilde geçiyordum. Ama o gün ne olduysa birden başımı kaldırdım ve ayna bana baktı ! 3 kür ilaç almıştım. Bu yaklaşık 3 ay demek oluyordu. 3 ayda inanılmaz bir şekilde değişmiştim. Aynada ki beni tanıyamadım. Yüzümün güneş gören kısımlarında lekeler oluşmuş,kaşım,kirpiğim,saçım yok olmuştu. Ayrıca yüzümde kırışıklıklar vardı. Bu ben miydim ? 15 yaşında ki Erdinç'in görüntüsü müydü ?

Yine her zaman ki gibi 3 gün üst üste ilacımı almıştım ve evde yatıyordum. Artık istifra etmek hayatımın bir parçası olmuştu. Çok hızlı bir şekilde kilo veriyordum. Yeme içme tamamen kesilmişti. Sabaha karşı saat 4 civarında uyanmıştım. Burnumdan kan gelmeye başlamıştı. Şaşkınlıkla yanımda duran peçete ile silmeye, durdurmaya çalışıyordum. İlk defa böyle bir şey oluyordu. Sanki vücudumda ki tüm kan burnumda toplanmış ve oradan akıyordu. Kimseyi uyandırmak istemediğim için kendi başıma durdurmaya,tampon yapmaya çalışıyordum. Kanama artınca yanımda duran poşeti önüme aldım ve etrafa saçılmasını önlemeye çalıştım. Artık çok ilerliyordu. Sakince yanımda uyuyan anneme seslendim ve durumu anlattım. Annem poşetin içinde ki kanı ve etrafında ki kanlı tamponları görünce şok olmuştu. '' - Hemen hastaneye gidelim Erdinç.  -Biraz daha bekleyelim ben gitmem hastaneye anne ! '' bıkmıştım zaten hastaneye gitmekten. Baktım ki durum gittikçe ciddileşiyor '' - Anne hemen hastaneye gidelim dayanamıyorum '' deyip yataktan doğruldum ve tekrar yatağa yığıldım. Fazla kan kaybettiğim için bayılmıştım. Annem hemen ambulans çağırmış,apar topar taşımışlar beni. Bir ara gözümü açtığımda ambulansın içinde olduğumu fark ettim ve tekrar bayıldım. Annem yanı başımda ağlıyor saçımı seviyordu...

Hastaneye vardığımızda kendime gelmiştim. Yarı ayık yarı baygın bir şekilde sedyede yatıyordum. Herkes koşturuyordu bense başıma ne geleceğini bilmez şekilde sedyede duruyordum. Ambulans da geçici tampon yapmışlardı. O kanamayı durdurmuştu. Hemen kulak - burun - boğaz polikliniğine götürdüler beni. Geçici tampon çıkartıldı. Ağız ve burun kısmıma uyuşturucu bir krem sürüldü. Ne yapılacağını anlamamıştım. Doktor '' - Erdinç, burnundan gelen kanamayı durdurmamız lazım. bunun için burun deliklerinden sıkı bir tampon uygulaması yapacağım.'' doktorun elinde her biri en az 1 metre uzunluğunda sargı bezi vardı ve bunlarla burun deliklerimi tıkayacaktı. Peki ya çekeceğim acı ?

Sadece ağzımı,dudaklarımı hissetmiyordum. Burnumu hissediyordum. Nasıl bir uyuşma durumundaydım anlamış değildim. Doktor işleme başladı ve beraberinde ben bağırmaya. Böyle bir acı olmazdı. Sanki o bezlerin boyu metrelerce uzundu. Bir türlü işlem bitmiyordu. Bir ara anneme baktım ve başını diğer tarafa çevirmişti. Bakamıyordu ! Çektiğim acıya o da dayanamıyordu. Artık sesim kısılmış göz yaşım kalmamıştı. Sonunda her iki burun deliğine 1 er metrelik sargı bezi yerleştirildi. Yaşadığım stres ve acı nedeniyle ben yine bayılmış sedyeye yığılmıştım.

Artık kan alma vakti gelmişti. Çok kan kaybetmiştim. Doktorum bu kanamanın ilaçlardan dolayı trombosit düşmesi nedeniyle olduğunu söyledi. Kemoterapi alan hastalarda görülen bir durummuş.Hem kırmızı hem de beyaz kan almam gerekiyordu. Ayrıca doktorun dediği cümle '' şayet 1 saat daha geç kalsaydınız Erdinç'i kan kaybından kaybedebilirdik. Yaklaşık 200ml kan kaybetmiş '' oldu. Farkında değildim ama ölümden dönmüştüm.

O gün gece yarısına kadar hastanede kaldım ve sürekli kan aldım. 3 gün boyunca burnumda ki tamponla gezdim. Burun tıkalı olduğu için artık tat alma duyum da yok olmuştu. Hayatımın 3 günün bu şekilde geçirmek zorundaydım. Tek korkum bu tamponların girerken yarattığı acı çıkarkende olacak mıydı ? ki bu gerçekleşmedi çok şükür... Hala nefes alabiliyordum...Hala yaşıyordum...

1 yorum:

  1. 2010 un ocak ayı ve haziran ayı arasında 6 kür kemoterapi aldım,onkoloji hocam prof. rejin kepudiydi ve kemoterapiden sonra her hafta her gün trombosit ve kan alıyordum bi an ölicegimi sandım fakat hocalarıma kadar cok güveniyordumki,ortopedi hocam prof. harzem özger 3. kemoterapiden sonra operasyon yaptı ve hotdog dedikleri tarzla protezsiz takmayp beni yaşama bagladı.,suanda cok iyiyim saclarım uzadı kendime geldi dısarı cıkıyorum , bütün bu hastalıga yakalanan arkadaslara aşk ı öneriyorum aşk herşeyin ilaci derler ya o dogru cok büyük moral yakalıyor insan...

    YanıtlaSil